Hikayelerim
Aslıhan Elif
Aslı sonraki günlerde de gitti Ihlamur'a
Bazen kitap okudu, bazen resim çizdi ders çalıştı
Hatta zamanla kafenin sahipleriyle iyi ahbap oldu, küçük kızları Nazlı'nın ödevlerine yardım etti
Neredeyse her gün oradaydı
Tabii bu durum kızları çok rahatsız ediyordu
Ara ara tartışmalar, nasihatlar başlamıştı bile
Aslı bu durumlardan sıkıldıkça soluğu yine Ihlamur'da alıyor çokça kitap okumaya vakit buluyordu.
Kara genelde okul çıkışlarında gelirdi.
Sigara içmediği anlarına rast gelmek zordu
Kıyafetleri ne kadar kötü kokuyordur diye geçirmişti içinden Aslı
İlk zamanlar sadece dikkatini çeken bu adam artık kalp atışlarını da hızlandırır olmuştu
Hatta öyle ki geçen gün sayısı ve kalp atış hızı doğru orantılı olarak artıyordu
Arkadaşlarının hitabıyla adının Kara olduğunu öğrendiği bu adamın dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde isminin hakkını vermesini içten içe takdir ediyordu.
Konuşmalara kulak kabartarak hukuk okuduğunu, gözlemleriyle çayı tek şekerle içtiğini ve tamamen tahmin yürüterek son sınıf olduğunu öğrendi Aslı
Bir kere heyecanla bir şey anlattığına denk gelmişti
Onu şu ana kadar heyecanla bir şey anlatırken görmediği için şaşkınlıkla konuyu dinlemişti
Silahlardan bahsediyordu
Bir insanın hayatta heyecan duyduğu tek şey bir ölüm makinası olabilir mi diye düşünüp ürkmüştü
Ne kadar da farklılardı
İmkanı olsaydı ona küçükken anaokuldan kaçıp tüm gün bahçede saklandığı günü anlatıp güldürür ufak tefek sebeplerden ağlatmak isterdi
Onu heyecanlandırmak, üzmek hatta sinirlendirmek isterdi.
Bir derdi olduğunda ilk anlattığı kişi olmak veya bütün bunları bir kenara koyup sadece hayatına dahil herhangi bir olmak
İlk fırsatta ona bir kalbinin olduğunu anlatır, kan pompalamak dışında insanları saklayıp gözetmek gibi bir görevinin daha olduğundan bahsederdi.
Hava soğuduğunda elleriyle ördüğü bir atkıyla ısınsın isterdi
Tabii atkının rengi siyah olmalıydı
Çok farklılardı
Kara'nın Aslı'yı sevecek bir kalbi yoktu
En azından Aslı böyle düşünüyordu
Böyle düşünmesi için geçerli sebepleri de vardı
Aslı'yı görmüyordu bile
Sadece onu değil, hiçbir şeyi görmüyordu
Hayatta hiçbir şeyin üzemediği mutlu edemediği heyecanlandıramadığı bir adamdı o
Bir keresinde Kara, yan masasında otururken çakmak sormuş, Aslıysa yok dedikten sonraki günler hep çakmak taşımıştı
Bunun dışında bir aydan fazla bir süre iletişimleri olmadı
Aslında çok konuşkandı Aslı,
Hayatları boyunca kullandıkları kelimeleri yarıştırsak aralarındaki yaş farkına rağmen Aslı açık ara farkla kazanırdı
Çok güler, çok ağlardı
Hemencecik değişirdi ruh hali
Güldüğünde gözünden yaş gelene kadar güler, ağladığında göz pınarları kuruyana kadar ağlardı
O gün hava yağmurlu değildi ama kuru bir soğuk vardı
Aslı yine tüm gün kitabını okuyup beklemiş, akşama doğru ellerinde kitapları ağzında sigarası Ihlamur'un kapısında belirmişti Kara
Ancak hava kararmaya yakındı ve Aslı'nın gitme saati gelmişti
Çantasını toparlayıp sırtına taktı
Duvardaki aynadan kendine baktı
Kara'nın onu farkedip farketmediğine bakmak için arkasını döndü
Hiçbir şey gördüğü yoktu yine
Kendi dünyasında sigara paketiyle oynuyordu
Gece uyurken gözünün önünde canlansın diye Kara'nın bu haline iyice baktı
Sonra atkısını takıp dışarı çıktı
Soğuk ve karanlık yolda o gün ayrı bir sessizlik vardı
Erken kararan havayı severdi Aslı
Karanlıkta her yürüdüğünde büyüdüğünü, çocuk olmadığını düşünür mutlu olurdu
Bugünün karanlığı korkutucuydu
Sessizliği bozan sadece arkasından gelen ayak sesiydi
Tedirgin oldu bir an
Hızlandı
Koşmaya yakın bir tempoda yürüyordu ve tramvaya daha yolu vardı
Taksi için bakındı ama cebinde taksiyle eve gidecek kadar parası olmadığını hatırladı
Sonra birden arkadaki ayak sesleri ona yetişti
'Bu ne acele'
Sesin geldiği yöne döndüğünde alaycı yüz ifades